HELÂLLEŞMEK!!


Her canlı ölümü tadacaktır.!!!  
          Yaşadığımız dünya ölümlü! Fakat kimsenin umurunda değil.
Bundandır ki; kimileri paraya, kimileri ise makam ve mevkii‘ye tapar oldu. Şaşıyorum böyle yaşayan insanlara…
          Oysaki çok güzel davranış ve yaşama şekilleri olan bir coğrafyada yaşıyoruz. Anadolu topraklarında yaşayan en güzel davranışlardandır helalleşmek. Şimdi gelin görün ki bu davranışında içini boşaltıp samimiyetsiz bir kavram haline getirdik. Çok kısa bir yolculuk yaparken bile herkesin helalliği istenirdi. Yani üstümde hakkın kalmasın,zaman içinde kim öle kim kala diye düşünülerek helallik alınırdı. Ne yazık ki şimdilerde cenazede bile helalleşme kavramı samimiyetten uzak bir hal aldı. İmam bağırıyor,hakkınızı helal ettiniz mi? Hep bir ağızdan ‘helal olsun’ diyoruz. İki dakika geçmiyor ölü hakkında gıybete başlıyoruz. Nazım’ın dediği kadar da sürmüyor 21. asırda ölüm acısı…
           Anadolu toprakları bu kadar samimiyetsiz bir dönem daha görmedi. Hani diyor ya Mehmet Akif ‘’Ah, o yirminci asır yok mu, o Mahlûk-u asil, ne kadar gözdesi varsa hepsi sefil…’’  
              Artık bunun bilincindeyiz. Gelin görün ki biz 21. asrı yaşıyoruz.   Bu güzel davranışları samimiyetsizleştirerek bu toprağa ihanet ediyoruz. Toprak kadar hoşgörülü olamıyoruz, içine alırken "etni-site" anketine tabi tutmuyor kimseyi fakat ne yazıktır ki bu toprak üzerinde hala insanlar, hayvanlar gibi kategorize ediliyor. Nerede ecdatımızın hoşgörüsü, dürüstlüğü… Mumla arar olduk.
           Şimdi küçük bir iyilik yapanı bile halk kahramanı ilan ediyoruz. Hatırlayalım gazete manşetlerini ‘’ Bu zamanda bu dürüstlük. ‘’ Yolda bulduğu cüzdanı sahibine vererek halk kahramanı oluyoruz artık.
            Oysa bu topraklarda bin yıl elma ağacına para asacak kadar hak hukuk gözeten insanlar yaşadı. Şimdi kim ne kadar hak hukuk gözetiyor ortada, birileri bu yoksul halktan aldığı zekât ve fitrelerle dernekler kuruyor ve sadece kendi önlerine ‘’fener’’ tutuyorlar. Birileri de onlardan olmayınca iftiraya ve yok sayılmaya kurban gidiyor. Burada kim kime hakkını helal edecek ya da hangi yüzle helallik istenilecek merak konusu. Bunlar insanın yüreğini burkan olaylar. Eline fırsat geçen bu toprakların gelenek, göreneklerini istismar ediyor, bizde kısa yoldan voleyi vurmak için onları örnek alıyoruz.
            Söyleyin bana en son kimden ve ne zaman helallik aldığınızı hatırlıyor musunuz? Öyle bir imkân yok değil mi? Hâlbuki yüce yaratan kutsal kitapta mealen ne diyor bir bakalım. ‘’Her şeyi affederim fakat bana kul hakkıyla gelmeyin.’’ Bu ayeti de âlimlerimiz yine mealen şöyle tefsir ediyor. Adaletinden sual olunmayan yaratan kulunun üstündeki hakkı, kulunun inisiyatifine bırakıyor. Bir düşünelim şimdi kul hakkına yani helallik almaya ne derece dikkat ediyoruz. Ben söyleyeyim hiç ama hiç dikkat etmiyoruz. Keza kul hakkına dikkat edilen bir ülkede bankalar boşaltılmazdı, aç ve açık kimse kalmazdı, tutulmayacak sözler ve yapılmayacak vaatler verilmezdi.
             Son olarak bu toprağa sonsuz bir güven duyuyorum. Ne kadar samimiyetsizleştirmeye uğraşsak da bu toprağın helalleşmek gibi güzel gelenek ve göreneklerinin içini boşaltmaya kimsenin gücü yetmeyecek. Ve şundan adım kadar eminim ki hiç kimsenin değil bu toprağın ve bu toprakta yaşayan salih insanların yüzü suyu hürmetine yaratan yine kırkikindileriyle içimizi dışımızı yıkayıp, pür-ü pak yapacaktır.!!
                             

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ne Kadar Dönersen Dön,Götün Arkadadır!!!

Hayat Manifestosu Volume IV

Hayat Çelişkisi