Hayat Manifestosu Volume IV

Yaprakların bile erken solduğu bir dönemi yaşıyoruz,oysa ki “güz”e daha çok var dediğimiz bu günlerde yapraklar sanırım insanlara özendi,tam tersi olmalıyken.!
Yine bir yaş solmak üzere yola çıkmış bulundum,arayana,sorana,yazana ve en önemlisi de hiç siklemeyene bi-mukabil müteşekkirim.!

Bu yıl da ağır yenilgilerim oldu her ne kadar kutlu zaferlerim olsa da.!
Hayat sanırım böyle bişey dökülen çınar yapraklarının yerini,portakal çiçekleri alsa da,çınar yapraklarının dökülmesinin verdiği acıyı unutmak için mandalinaların hala portakalların çocukları olduğuna inanmak zorunda kaldığımız bu dünya da çokta heveslisi olmasak ta  yaşamak zorunda kalıyoruz.!
Ben de çok isterdim size güzel şeylerden bahsetmeyi lakin her yıl daha boktan bir yere açıldığı için kapımız sadece pislik görmeye maruz kalıyoruz,hiç istemesekte.!
Başkalarının dünyasında kendimiz olmak neredeyse imkansız gibi,rol yapmak zorunluluk artık.!
O kadar üstümüze geliniyor ki artık dünya hiç kimseye insan olma şansı vermiyor,samimiyetin götünde ise yeller esiyor.!
Bu kadar ölüme tanıklık eden varlığın insan kalması na-mümkündür.!İnsan aslında kendi bindiği dalı kestiğinden bi-haber yaşıyor ve uyanmamakta kararlı gözüküyor.!
Varlık sahasından uzaklaşan insanın kalesi bomboş ve gol yemesi artık çok kolay.!
Aslında mevzu çok yanlış anlaşıldı,yaşamak için öldür diyen modern toplum gün gelecek aslında yaşamak için yaşatmak zorunda olduğunu anlayacak lakin Bor'un pazarı geçmiş olacak.!
Bu kadar ölümü gören nesil olarak hayata aşktan,samimiyetten bakmak zor olsa da asli görevimiz aşk felsefesi ile samimiyet penceresinin yanında ki çekyata konuşlanmaktır.!
Bakın etrafınıza samimi kaç tane insan görüyorsunuz.!

Kaç gündür Halep'te enkazdan çıkarılan kız çocuğunun görüntüleri dönüyor her yerde ve yavşak insan o görüntüye bile ideolojik çerçevesinden bakarak değerlendiriyor.!Kimse, insandan bakamıyor hala,oysa ki zor değil bunu yapmak biraz samimiyet yetecektir o küçük gözlerin dediğini anlamaya.!
Bu fotoğraf ilk aslında anlam bakımından,evet daha kötülerini gördük lakin ilk kez bir çocuğun gözlerinin konuşmasına izin verdi modern toplum canileri,yine ilk kez gözlerin dediklerini duyduk.!
Kendi adıma duyduklarımı söyleyeyim,sizin insanlığınızın,vicdanınızın,ahlak değerlerinizin taaaaa .mına koyayım,diyordu vakur bir şekilde ve ekliyordu siz beni bu hala getirerek kötülük yaptığınızı mı sanıyorsunuz,hayır siz asıl ve en büyük kötülüğü kendinize yapıyorsunuz haberiniz yok.!
Evet,modern toplum canileri ve onların değirmenine su taşıyan bizler aslında en büyük kötülüğü kendimize yapıyoruz.!

Bu “ah”lar,bu gözler bizim yaşam hakkımızı elimizden alıyor ve biz sadece seyretmekle yetiniyoruz.!
Yine de umutsuz yaşayamayız,Allah varsa(ki var) umutta vardır diye yaşayan insanlar olarak bizi kurtaracak tek şey modern toplum canilerinin bizi baktırmaya çalıştırdıkları yere sırtımızı dönmektir ve bunu samimiyet ile pekiştirmektir.!
Gelin size samimiyetle ilgili bir yaşanmış olaydan bahsedeyim;
Vakti zamanında köyün birinde yaşayan bir meczup vardı.Bu meczup hiç kimseyle işi olamayan hatta-hatta hiç konuşmayan biriydi.Taaa ki yoldan geçen iki kızın birinin dillere destan güzelliğini görene kadar.!
Bu güzellik karşısında tepkisiz kalamayan meczup ilk ve son cümlesini kurar.

-Oyyy ne kada da güzelsun.!
-Koyayım o  .ma.!

Hayat bu kadar samimi bir şekilde yaşanacaksa ben varım.!

Yok biz illa da dallandırıp,budaklandırarak her şeyimizi riyanın üzerine kuracağız diyorsanız,size duamdır,yavşaklığınız baki kalsın.!

Son olarak Ah Muhsin Ünlü'nün sözleri ile selamlıyorum sizi;

“Samimi olmak en güzel keramettir.
Bırakın uçmak, kuşlara münhâsır olsun.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ne Kadar Dönersen Dön,Götün Arkadadır!!!

Hayat Çelişkisi