Bir Yaradır Çocukluk!!
M.Akif"İnsan büyüyünce çocuklukta içinde bir yara gibi büyür"der.Sayı olarak belki çok yol almadık fakat yürekte yaralar türlü türlü..Bu büyülü laf üzerinden yola çıkarak,ufaktan dilimizi güzel kelimeler ile ıslatalım.Önce çocukluğumun geçtiği topraklara;yağmuru,çamuru,rüzgarı,zifini ve bunların bileşkesi olarak önüme serdiği hayat için minnettarım.Camisinde Allah okulunda vatan diyerek büyüdüm.Trabzonspor forması ile karların üstünde top oynarken "güçlülerin iktidarına"siktir çektim.Derelerin de Trabzon lastiği (kapalı kara lastik)ile,sonradan esir ettiğim için özür dileyeceğim"kırmızı pullu"alabalıklarını yakaladım.Sevdanın önümü karartacağından habersiz"çarambula"ları(ateş böceği)bir kavanoz da toplayıp,önümü aydınlatmaları için yanıp,sönmelerini bekledim,küçük umutlarla.."Kader" yine sisler içinde kaybolmak düştü bize!!Sonra uç uç böcekleri vardı,çok selam gönderdim sana,seni bilmeden,tek bir selamı bile almadın,kırıldım.Oysa aynı tanrıya inanıyorduk..Kabak çiçeklerini bilirsin,onlarla çokça arı yakaladım,yine kavanoza koydum.Üstüme gelme bu kadar,hiç kötü biri olsam şeker atarmıydım kavanoza.Belki de bu kadar özgürlük düşkünü bir karakter sahibi olmam, yaratanın yüzümün kızarmasını istemesidir,kim bilir.İnsan işte çocukluk aklına geldiğinde yaraları büyüyor ve elinden bir bok gelmiyor.Sayın okuyucu sana bunları anlatır iken aklıma geldiğinde iyi ki dediğim bir kaç cümle edeyim ki arkamdan sövme!!Sizin şehirlerde mahalle maçı dediğiniz bizim ise köyde futbol topuyla sevişme ayini olarak saydığımız maçlarımız olurdu.Benim yaşadığım evin avlusu köyde top oynayabileceğimiz yegâne yerdi,bütün mısır ve fasulye fidelerine rağmen bize izin veren hayatımın anlamı kocakarıdan yüce yaratan razı olsun.Bu kadar büyük iyiliği yapan hatun kişisi benim hayatımı şekillendiren bir başka iyilikle bunu yerle bir etti.Sayın okuyan biliyorum merak ediyorsun fakat "en güzel aşk zor olandır."Beklemek,duymayan bir kişiye dünyanın en güzel şarkısını söylemek kadar asil bir iştir.Biliyorsun değil mi?Bir maç kadrosunu, en azından tek kale maç için gerekli kadroyu camiden alıp avluya geldiğim de açlıktan harap-bitap düşüyorduk.Ben çocuk aklıyla eve çıkıp kendime yaptığım erzakla her avluya iniş serüveninde anama yakalanıyordum ve hiç elimde erzakla avluya inemiyordum.Anamın sesi hala kulaklarım da "ya onu burda yersin ya da bütün arkadaşlarına aynısından yapıp götürürsün"Eyvallah, hazırla onlara da götüreyim dediğim de yok öyle yağma kendi ellerinle yapacaksın ve paylaşmayı öğreneceksin derdi.Şimdi düşünüyorum da hiç bir eğitimi olmayan kocakarı bana ne büyük iyilik yapmış ve biriktirdiğin değil,paylaştığın senindir kavramını nasıl yüreğime çengelli iğne ile iliştirmiş..Hasbel kader okumuş biri olarak hayata dair böyle bir ders, hiç bir kitapta karşıma çıkmadı..Şimdi soruyorum sizlere "klişe" olarak size dünyaları öğreten şeyhleriniz mi alimdir.Yoksa size hayatı öğreten analarınız mı?Hadi İyi Bayramlar!
Bu yazı önce çocukluğuma ondan sonra sevgiliden,şeyhden ve çıkarlardan daha az değer verilen kocakarılara ve kırmızı pullu alabalık hayat felsefesi olan güzel adam Ali Sarıalioğlu'na atf olunur!!
Bu yazı önce çocukluğuma ondan sonra sevgiliden,şeyhden ve çıkarlardan daha az değer verilen kocakarılara ve kırmızı pullu alabalık hayat felsefesi olan güzel adam Ali Sarıalioğlu'na atf olunur!!

Yorumlar
Yorum Gönder