Tam Bağımsız Ruh Hastası

"O mahur beste çalar kendimle ben ağlaşırım" Gözünden akan tek damla yaşta zerre-i miskal kadar tuz olamamak ne zor katlanılan bir olaydır.Bundan dolayı olsa gerek kendimle,kendime ağlamalarım ve bütün yaşları mı adını bilmediğim bir uzuvda toplamalarım!! Hayat bu, şimdi çıkıp gelsen ne hakla yüzüme bakacaksın sana ve sensiz dökülen bu kadar yaş'tan sonra nasıl onaracaksın yaraları mı?Bir "büyük" rakı ile mi pansuman edeceksin içerleri mi ve yahut kanayan yaralarım üstüne hubuşlu çay mı demleyeceksin. Ben o "mahur" besteyi taş plakta dinlemiş biri olarak "Müjgan"a dokunmazken!!Sen şuan acaba kimi mutlu ediyorsun!!

Sana olan sevgimi alın çizgilerinde biriktirmek yerine,masaya yaslanmaktan soyulan dirseklerimde ki tozlarda biriktirdim!!Ufalanıp dökülmesine ve sana biriktirdiğim sevgimi lanet olası tam yağlı bir arko krem şerefsizine yok ettirmeye imkan veremezdim.Hiç gelmediğin halde gitmenden korkuyordum çünkü.Sevmek klişelerden ve hayvani birleşmelerden uzaktır bende,bir izmarit son deminde sönmemek için direnirken,çıkarttığı acı duman da sevdin mi kimseyi.Ben bütün dumanların içinden geçerek,bütün dumanları arkamda bırakarak geldim sana!!Dirseklerimde ki seni kaybetmemek için dumana üfleme yerine ne varsa içime çektim.Ondandır içimin yangınları ve senin göğüs kafesime oturmaların.Midemde ki ülserin de sebebi sen olabilirsin!!Oysa ki seni tanıyana kadar hipokrat'a bile inanıyordum.Şimdi ise alternatif tıp'a bile inancım kalmadı.Hangi bitki kürü iyileştirecek içimde ki yaraları sevgin haricinde ve yahut lanet olası lezzetiyle kudret narı mı savacak içimde ki dumanın 'is'lerini.Öyl...

Ölüm geldiği vakit göz yaşlarını içine akıtmak ve nefesinin kesilmesi yetmiyormuş gibi üstüne uhdelerin eklenmesi altın vuruş olsa gerek!! Bundan yaklaşık yirmi yıl önce durduk yere ayaklanan babamın adımlarını sayan "zibidi"bir uşak iken, nereye gittiği konusunda hiç fikir sahibi olmadığım gibi, gece düğüm anamın ağıtlarıyla çözülecekti.Sorduğum sorulara aldığım tek cevap ise amcamın öldüğü idi.Zaman dilimi olarak ne kadar sürdüğünü bilmediğim ağlamalarım tekrar uyuyana kadar devam etti.Anamın hasta olacaksın telkinlerine hiç aldırış etmeden amcamın bana hediye bırakacağı ağlayamama seanslarını aldım kabul ettim.Ve asıl sıkıntının bundan sonra yaşanacağını akıl edemeden, verilen hediye geri çevrilmez olgusuyla gün gelecek kendi ağzıma sıçacağımdan habersiz verilene eyvallah dedim.Hayatımın dönüm noktalarından biri olan bu olayı anlatırken siz yüreğinizin emniyet kemerlerini bağlayacak ben ise göz yaşlarım ve uhdelerim ile kan-ter içinde cümleler ıslatacağım sizlere!! Bir a...

M.Akif"İnsan büyüyünce çocuklukta içinde bir yara gibi büyür"der.Sayı olarak belki çok yol almadık fakat yürekte yaralar türlü türlü..Bu büyülü laf üzerinden yola çıkarak,ufaktan dilimizi güzel kelimeler ile ıslatalım.Önce çocukluğumun geçtiği topraklara;yağmuru,çamuru,rüzgarı,zifini ve bunların bileşkesi olarak önüme serdiği hayat için minnettarım.Camisinde Allah okulunda vatan diyerek büyüdüm.Trabzonspor forması ile karların üstünde top oynarken "güçlülerin iktidarına"siktir çektim.Derelerin de Trabzon lastiği (kapalı kara lastik)ile,sonradan esir ettiğim için özür dileyeceğim"kırmızı pullu"alabalıklarını yakaladım.Sevdanın önümü karartacağından habersiz"çarambula"ları(ateş böceği)bir kavanoz da toplayıp,önümü aydınlatmaları için yanıp,sönmelerini bekledim,küçük umutlarla.."Kader" yine sisler içinde kaybolmak düştü bize!!Sonra uç uç böcekleri vardı,çok selam gönderdim sana,seni bilmeden,tek bir selamı bile almadın,kırıldım.Oysa aynı t...

Yeni Harman Kapalı alanların sigara ile seviştiği zamanlardı.O vakitlerde 302 ile yaptığım bir yolculuksun. Sensiz yapılan yolculuğun,sana yapılmasına kim karşı duracak.Ne haddine yolların,zamanın ve beni sevmemelerinin!! Bütün yolcular arasında öyle bir yer buldum ki kendime,sana yaktığım sigaranın dumanı, kelebek camından bilmem kaç fit yüksekten akıp giden bir yolcu uçağı edasıyla süzülüp hayallerimin önüne ışık tutuyor..Radyo da Neşet baba çalıyor,başka ne münasebet!!Tek dal"Yeni Harman'ı"içene kadar kalsaydın ne olurdu ve yahut bi"fırt"sesini duysaydım.Ne olurdu sevgini bölseydin,bölünmüş yollar gibi, belki bir tutam sevgi düşerdi bana o bölünmüşlük içinden,ben ise hiç bölmeden sevgimi, bir duman yoğunluğu ile sevdim seni.. 
Şoför bey! şoför bey!sollamayın o yüreği!!solda yaram var benim,ve bir daha kanamasına tahammülüm yok.Hayata dair sadece iki hayali olan bir adama, hayalleri açıkken saplama bıçağı,kendi yüreğini kanatırsın. Ben "Yeni Ha...

Bizi kör kuyular da merdivensiz bıraktınız!!! Kuyulara inen sizler iken, kuyular da ölen yüreklerimiz,insanlığımız ve bizler olduk.Bu ülke de idareciler ve partizanlar, hurafelerin,kaderciliğin esiri iken nice kadın kocasız,nice çocuk babasız ve nice ana - baba evlatsız kaldı..Buna rağmen yavşak ve pişkin siyasiler ekranlarda saatlerce afkurup(havlamak)durdu.Lanet olsun ki geri de kalanların yüreğine dokunacak tek bir temiz el kalmamış hepsi bilmem kaç bin dolarlık saatlerle arz-ı endam ediyor..Böylelerine ne diyorduk;temiz insanları işaret ederken, mastürbasyondan sonra ellerini yıkadığından emin olmalısın..Sen orgazm çığlıkları atarken birileri yakınlarının ağzına ayna tutuyor,nefes alıp almadığını anlamak için ne yazık!!Son olarak size sövmekten yorulmayacağımı dile getirirken,yaratan'dan ateşin düştüğü yerlere ferahlık vermesi için dualarınızı esirgemeyin diyorum!!

Bir nefes alıyorum nargileden,kafamın üstünde sorgudaymışım gibi bir boka benzemeyen tasarruf lambası, taş patlasın 40 walt ve ne hikmetse güneş gibi herkesi aydınlatmak yerine sadece kendini aydınladıyor..Çektiğim duman hala genizde iken dilimde "alçaklardan uçan duman,gökyüzüne yuva eder"türkü sözleri..Bahsettiğim lambaya üflüyorum dumanı sanki bir resim görür gibi oluyorum tabi yine yanılıyorum..Sen abajür seversin lamba da nasıl olasın ki.Sonra parkelerden yüzüme bakıyorum Cemal Süreya'nın dizeleri geliyor aklıma "Taşlarda yüzümün yarısını gördüm Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü" yüzümden umardım bunu çünkü sen yoktun ve olmayacaktın!!Dedim ya sen abajür seversin!!Ne edeceksin bir sikime yaramayan tasarruf lambasını..Son olarak şunu söyleyeyim beni duymamazlıktan gelen kulaklarına,sen gittikten sonra yazım kadar dağınık yaşıyorum bilesin!!!

Ülkeler ve milletler söz konusu olunca her zaman tarihleri ve yahut yaptıkları savaşlar göz önüne alınarak değerlendirmeler yapılır.Oysa ki ilk sırada sayılması gerekenler, kültür ve buna katkı yapan kişiler olmalıydı.Kaç asırlık tarihi olan Türk ve İslam kültürüne katkı da bulunan kaç kişi sayabilirsiniz..Ya da sayarken kaç parmak kullanabilirsiniz,yk ismail,ortaç serdar ve akalın demet gibileri dahil etmezsek..Mesela dünyanın en büyük şaheserlerinden bayram tekbirinin bestecisi üstad İtri'yi bilir misiniz?Hz.Mevlana'nin o klişe sözünden başka Mevlana'yı bilir misiniz?Mevlana'nın maşuk'um dediği Tebrizli Şems'in "Sövmek ruhun yelpazesidir"sözünü bileniniz var mı?Hoca Ahmet Yesevi'yi,Mimar Sinan'ın Öğrencisi Mostar'ın mimarı, mimar Hayrettin,i"En-el Hak,En-el Hak," diye diye giden Hallacı Mansur'u, "Geldimse bu dünyaya ne bulmuş dünya?"diyen Hayyam'ı bir bilen çıkarsa ruhumu huzur içinde teslim edebilirim..Hadi z...

Bir insan düşünün herşeyden şikayetçi olan,cebinde ki paradan,aldığı nefesten,bulunduğu koordinatlardan,yanında ki hatundan,evde ki ailesinden kısacası hayatından ve bunun için sadece etrafını değiştirmeye çalışan, ne hikmetse bu şikayetleri dile getirirken tüketim toplumu olduk kelimesini de dilinden düşürmeyen,tüketimin kendisinden başladığını unutan yavşak bir insan kişisi..Sen bunlardan şikayet ederken ben sana tek bir konu üzerinden iki cümle edeyim de gör ebenin .mını..Benim anamla babam yaklaşık elli yıldır evliler şimdi kalkıp anama sorsam babamın gözlerine kaçıncı yıl da baktın acaba ne söyler bana, belki de hala bakmışlığı yoktur ha ne dersin ve yahut hiç el ele gezdin mi diye sorsam ne söyler!!Sen hatunlar arasında pozisyon zenginliği yaşarken birileri "göz göze gelmeyi nikah sayıyor" ise yavşaklığın lüzumu yok derler adama, "yapmazsan da yaptı derler"misali..Yediğin boklar katlettikleri derelerimiz de "HES"olacak kadar olmuşken sen hala tüketim...

Hep Gitmek Mi Zor Kalmak mı Diye Düşünürüz.. Fakat İkisinin de Aynı Şey Olduğunu Niye Düşünmeyiz.. Oysa ki Giden Hep İçinde Kalır,Yer Eder,Yara Eder, Yani Şairin Dediği Gibi “Yol Gider Sen Gitmezsin.” Demek ki Giden Hep Kalan,Kalan da Bir Gün Gidecek Olandır...

Öncelikle Doğum Günümü Kutlamayan,Unutan ve Fırsatı Olmayan Son Olarak Kutlayan Herkese Çok Teşekkür Ederim..Şarkı da Dediği Gibi "Kimseye Etmem Şikayet,Ağlarım Ben Halime."Hiç Kimseye Sitem Etmemekle Beraber Geçen Ömre de Sevinmek Yerine Ağlamak Gerek Diye Düşünüyorum... Hem Yaş Günü Vesilesiyle ,Hemde Başka Bir Memlekete Yerleşme Arifesinde Biraz Saçmalayacağım Şimdiden Sürç-i Lisan Edersek Affola.. Anamla , Babamın Anlaşmazlığı Hayata Çetrefilli Bir Sorunla Başlamama Sebep Oldu.Babama Sorar İsen Ocak Ayının 5'inde Dünyaya Gelmişim,Anama Sorsan Ağustos Ayının 20'sinde Dünyaya Gelmişim. :) Bu Sorunla Çebelleşir İken Anama İnanmanın Fizyolojik Açıdan Daha Mantıklı Olacağını Düşünerekten :) , Ağustos 20'de Doğduğumu Var Sayarak Hayata Başladım.Sorunlar Tam Bitti Derken Daha Büyük Sorunlara Mum Yaktık... Vakit Çernobil Vakti, Benim Doğum Şerefime Hava-i Fişek Yerine Nükleer Santral Patlattılar. :) Ailem de, Bu Uşak Çok Büyük Biri Olacak Umuduyla Beni Yaşama Haz...

Yarabbi Noktalı Virgül Günahkâr Bir Kul Olarak Senden Bir Şey İstesem Virgül Benim İçime Başka Bir Şehrin Sevgisini Verme ve Bedenimin Doğduğum Topraklardan Başka Yerlerde Toprağa Karışmasını Nasip Etme...

Rahmetli Kazım Koyuncu'nun söyledikleri geldi aklıma,Fadime türküsü için "sözleri bu kadar hüzünlü başka bir hareketli türkü var mıdır?Gerçi hayatta böyle çelişkili değil mi?" demişti.Buna istinaden benim hayatımda çok büyük bir yeri olan "Zifin" adlı çelişkiden bahsedeyim size biraz..Zifin,Komar çiçeğiyle aynı zamanlarda fotosentez yapmakla beraber, siz komar çiçeğini bilinen ismiyle "yaban gülü"olarak anımsarsınız.. Bu ikiliden, duyanlarınız bilir deli bal diye bir bal çeşidi meydana gelir ve kimi zaman insanlara zararı dokunur!!Şimdi yavaştan konunun özüne dönelim..Bu deli bal karışımın da arının kullandığı çiçek türlerinden biri de zifin'dir.Zifin zehirli bir çiçek olduğu için var olduğu balı bile sıkıntılı hale getirebilir.Evet zehirli lâkin bütün bu zehire rağmen vazgeçilmez bir kokuya sahip ve çelişkisi de tam burada bu kadar güzel kokan bir çiçek nasıl olur da zehirli olabilir diye düşünürken Kazım'ın söyledikleri geliyor insanın aklın...

Hayat ilmiklere bağlı duaların eseri,bu gün var olan, yarın yok olandır..Nefes ise aslolandır, senin için, benim için, herkes için!!!"Duanız olmasa neye yararsınız" diyen yüce yaratandan umudu kestirenler bu dünyanın kan emicileridir!!Sövmek yok,Susmak yok.Sövmek yok,Susmak yok!!!Sövme, söv,söv, sev!!!

Bir Tecavüzün Anatomisi Çok şeyi kanıksattılar bizlere, her şeyin normal geldiği bir dönemde yaşıyoruz. İnsan öldürmek normal, çocuk tecavüzü normal, sevgisizlik vb bir çok şey normal geliyor artık. Şöyle bir geçmişe gidelim ufaktan, bundan on- on beş yıl öncesine kadar tek şehit haberi karşısında çılgına dönüyorduk sonra ne hikmetse bir-iki şehit haberine alıştık, artık sayı olarak daha fazlalarına kıyamet koparıyorduk ona da alıştık. Allah’ın hakkı üçten yirmiye kadar çıktı ve bu acıları kanıksadık. Sıradan yaşantımıza devam ediyoruz bu haberler karşısında,bize dokunmayan yılan bin yaşasın diyen hangi ata ise taa .mına koyayım. Can Yücel’in dediği gibi “Bana şiirlerinde küfür etme diyorlar usulsüz.. Lan bu kadar orospu çocuğunu nasıl anlatayım küfürsüz.. “Kimse kusura bakmayacak bizler evimiz de otuz bir çekip orgazm çığlıkları ile her şeyi unutmaya çalışırken, birileri kendini sorguluyorsa ona saygı duymasını bileceğiz!! Emperyalizmin iki savaşından birincisi kanıksatmak iken i...

Kim Demiş Türkiye Hukuk Devleti Diye..Senin Vergini Alıp Seni Beceren Devlet Hukuk Devleti Değil Jigolo Devlettir!!En Kötüsü de Hala Giderimiz Varken Beceriyor Olmasıdır!!

Rüzgara inanıyorum artık..Bir yerlerden sen gelmezsen bile kokun gelse,oysa ki kokunu bile bilmiyorum.Gelirse nasıl tanıyacaksam,belki bir zamanlar tuttuğum elin bir tanışıklık verir, ne dersin!!Dedim ya rüzgara inanıyorum,inanmak başarmanin yarısıdır diyerek!!!

İnsan olmanın vasıfları iki göz,iki kulak, ağız ve burun gibi uzuvların sahibi olmanın ötesinde leke seviyesi düşük bir kalbe sahip olmaktır diyerek konuya girelim..Düşünün bütün ibadetleri eksiksiz yerine getiren bir insanı riyadan ayıran tek nokta çevresine dokunan faydalarıdır..Bütün ibadetleri sayı olarak tam olan bir insanın bir çocuğun başını okşamaktan imtina etmesi neyle aciklanabilir..Ve yahut zengin müslümanların etrafında ki yoksulu, garibanı düşünmeye niye fırsatları yok!!Bundandır ki riyadan yaratana sığınırım!!Yine bir 2-4 nöbetinde sizi rahatsız etmeye devam diyerek önemli olan bedenin değil ruhun orospu olmamasıdır!

Evet haklısın ben uzaydan yazıyorum sana sevgimi,bu kadar uzaklık varken nasıl olur da aynı dünyaların insanları olabiliriz..Biliyorsun ya da boşver bilme benim kahramanımın Astronot Kamil olduğunu,hadi yat sen şimdi bensiz ve deliksiz uykuna!!

Haydi saat 2 'ye geldi Zifinler de yola çıktı!!Sen zaten olmadın,sen yokken ben zaten olmadım!!Aslında biz yokuz!!Sadece o bir boka yaramayan abajür var ve hep aklıma düştüğün bu boktan saat dilimi 2-4 nöbeti var!!Hadi sen yat,giderken uyandırmam seni dert etme!!Zaten ben horluyorum kalıp seni rahatsız edemem!!

Yıllar yılı öğrenme çabasında bir adam olarak takvim yapraklarının üzerimde olan emeğini hiç göz artı edemem.Sağolsunlar,varolsunlar!!Bu aforizmayı yazarken kendimle çelişirmiyim diye düşünmedim değil lâkin yapacak çok birşey bırakmadınız bana..Bu ülke de yazan,çizen dahası düşünen bir adamım ilaç olsa sike sürülmeyecek ismail yk,serdar ortaç kadar değeri yokken, koskoca marquez 'in ölümü demet akalın'ın hangi pozisyon da seviştiği kadar ilgi çekmezken, bizler neyin beklentisi içindeyiz bilemedim..Beklenti içindemiyiz onu da bilemedim!!Yıllar yılı "bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum"sözüyle milleti kandırdık!!Bu saatten sonra "bana bir harf öğretenin ağzını burnunu kırarım!!"Öğrenince ne boka yarayacak..Bu zaman dilimini milat sayarak, bağırmayan taraftar siktirsin gitsin.Son olarak 69 iyi bir pozisyon olabilir lâkin ben misyoner seviyorum,hadi şimdi dağılın!!!

Günaydınlar sayın okuyan,sen bu yazıyı okurken ben çok uzaklarda olacağım..O kadar uzakta ki belki şirinleri bile görme şansım olabilir!!Gerçi çok yokuşa sürüyorlar, herhalde görülmekten yana değil ibneler, yoksa o kadar maddeyi nasıl bir araya getirecek bu insanlar..Dakka bir,gol bir zaten,iyi insan olacakmisiz!!Zorumuz ne,niye iyi insan oluyoruz ve yahut iyiyi geçtim niye insan oluyoruz!!Yine birinin gelip önce sola ,sonra sağa, sonra yine sola bakmadan yüreğimize bastığında, sesimiz çıkmasın diye mi bu beyhude çabanız..Hadi iyi bayramlar!!

Yıl olarak dile getirmeyeyim ki yaşımın ağustos'a kadar 27 olduğu ortaya çıkmasın. Yalnış hatırlamıyorsam anamın düğün sandığına,ablamların "kullanmamak" için aldıkları rujlarla yazdığım "abc"yi,kara dedikleri lâkin yeşil olan tahta da gördüğüm yıllardı.Kısa pantolon yerine Trabzonspor şortu giydiğim için "kısa pantolonlu yıllar" tabirini o kadar istememe rağmen kullanamıyorum.Derdin,kederin para  etmediği fakat şöhretimin köyü sardığı günlerdi.Okula gitmeden okur-yazar olmak daha 2.sınıfta öğretmenliğe başlamama vesile oldu.1.sınıflara çöp adam "kahramanım" cin aliyi okutmakla geçti sonraki üç yılım..Birleştirilmiş sınıflarda bunlar çok normal iken birleştirilmiş köylerde garibanlık diz boyu idi.Bütün köy çocukları olarak gurbetçilerin geldikleri araba ve yanlarında ki oyuncakların içine düşerdik.. Görmemişlik ayıp değil, göstermeyenler utansın."Neyi" konusunu ipneliğe çekmenin lüzumu yok.En fiyakalı uşak olmama rağmen anca bir...

Yine yürekler yandı bugün…   Daha yirmisinde bıyıkları yeni terleyen vatan yavruları birer birer toprağa düşüyorlar. Yer ve gök çok mutlu olsa da ateş düştüğü yeri yakıyor ve yürekler kan ağlıyor. Ana, baba, eş, kardeş, çocuk herkes kahır içinde yine de gururla başları havada vatan sağolsun diyebiliyorlar. Mehmetler düşüyor toprağa üzerlerinde yaratanın nuru hasretten gözleri açık göçüp gidiyorlar. Anaya, babaya, kardeşe daha elini tutup nefesiyle ısıtmak nasip olmayan eşine hatta gözleri çakıl taşları kadar parlak ve renkli olan yavrularına hasret düşüyor Mehmetim toprağa… Toprağı suluyor kanları ve hayatının baharında bu ülke, millet ve İslam’ın verdiği mertebe için gözlerini kırpmadan can veriyor Mehmetler. Hani türkü de diyor ya; Eledim eledim Hölük eledim Aynalı beşikte yavrum Bebek beledim Büyüttüm besledim Asker eyledim Gitti de gelmedi yavrum Buna ne çare Artık gidenler geri gelmiyor ve analar ağıtlar yakıyor buna ne çare diye, çare yok ...

Her canlı ölümü tadacaktır.!!!             Yaşadığımız dünya ölümlü! Fakat kimsenin umurunda değil. Bundandır ki; kimileri paraya, kimileri ise makam ve mevkii‘ye tapar oldu. Şaşıyorum böyle yaşayan insanlara…           Oysaki çok güzel davranış ve yaşama şekilleri olan bir coğrafyada yaşıyoruz. Anadolu topraklarında yaşayan en güzel davranışlardandır helalleşmek. Şimdi gelin görün ki bu davranışında içini boşaltıp samimiyetsiz bir kavram haline getirdik. Çok kısa bir yolculuk yaparken bile herkesin helalliği istenirdi. Yani üstümde hakkın kalmasın,zaman içinde kim öle kim kala diye düşünülerek helallik alınırdı. Ne yazık ki şimdilerde cenazede bile helalleşme kavramı samimiyetten uzak bir hal aldı. İmam bağırıyor,hakkınızı helal ettiniz mi? Hep bir ağızdan ‘helal olsun’ diyoruz. İki dakika geçmiyor ölü hakkında gıybete başlıyoruz. Nazım’ın dediği kadar da sürmüyor 21. asırda ölüm acısı…           ...

HİSLİ DELİ “ASTRONOT” Nam-ı değer “Astronot” bilinen adıyla deli Kamil. Trabzon/Of ‘da yaşayanların çok iyi tanımasıyla beraber,Of dışında yaşayıp beni tanıyanlarında bu sosyal paylaşım sitesinde kapak fotoğrafı kısmında sürekli gördükleri yüzünün çizgileri insanı alıp götüren şahsına münhasır insan kişisi. Bundan tam 2 yıl önce çoğu kişinin önemsemediği fakat benim içimi yakan feci bir trafik kazasında hayatını kaybetmişti.Hayatta bazı insanların kahramanları vardır.Bu kahramanlar hep maddi ve bedeni olarak güçlü – kuvvetli insanlardan seçilirdi.Örneğin kimisinin kahramanı “Ağaoğlu”ise kimisinin kahramanı “Çakıcı’lar,Peker’lerdi.”Benim kahramanım ise deli Kamil İdi.Deli kelimesini özellikle kullanıyorum en azından Kamil ile lakaplarımız benzesin diye bütün uğraşım…Kamil’in benim kahramanım olmasında ki en büyük etken Kamil’in sıra dışı olmasıyla beraber çoğu kişiden kuvvetli beyne sahip olmasıydı.Şimdi sizleri duyar gibi oluyorum, hem deli diyorsun hem kahramanım diyorsun..Sizl...