Keşke Radyo İle Kalsaydık
Televizyonu hayatından fazlasıyla çıkartmış bir adam olarak Trabzonspor maçlarında stadyumda değilsem tercih ettiğim bir cihazdır ve keşke icat olunmasaydı diye çok zamanlar düşünmüşümdür.!
Televizyonun zamanı öldürmekten öteye geçemediğine hepimiz canlı tanığız.!
Oysa ki radyolar öyle değildi.Karşısına geçmek gerekmez,sesini acar kendini sese teslim ederdin.!
Trt Trabzon radyosundan bildirilen hava raporu dahi olsa bir ciddiyetle dinlenirdi.
Türkülerin hazzı ise ayrı bir şekilde sarıp sarmalardı insanı ve ruhunu terbiye ederdi.
Türkülerin hazzı ise ayrı bir şekilde sarıp sarmalardı insanı ve ruhunu terbiye ederdi.
Nerde çaldığı çok önemli değildi mesela,gelen sesin büyüsüne kapılmaktır aslolan ve esaret televizyon kadar yüksek dozda değildi.!
Sevdiğin bir türküye eşlik etmenin terapi edici bir tarafı da her daim mevcuttu.!
Televizyon karşısında stresin tavan yaptığı ve heyecanın yapmacık güm güm sesleriyle ruh hastası etmesini saymıyorum bile.!
Bu kadar esaret altında iken eskiyi özlememiz gaz lambası ile pilli radyonun aşkını arıyor oluşumuzdandır.!
Muhabbetin arz-ı endam ettiği evlerde ve yıllarda herkesin yine bir derdi vardı lakin içinde durmazdı.
Konuşulur çareler üretilirdi.Bu kadar güzel sohbetlerin yerini esaret aldıktan sonra herkesin yine bir derdi var lakin durur içerisinde diye türküler yazılır oldu.
Konuşulur çareler üretilirdi.Bu kadar güzel sohbetlerin yerini esaret aldıktan sonra herkesin yine bir derdi var lakin durur içerisinde diye türküler yazılır oldu.
Esaretin bedeli ise vicdanımızın ve ruhumuzun şeytana satılması oldu.Ruhumuzu teslim edecek bir türkümüzün kalmamış olması yavaş yavaş tükeniyor oluşumuzun resmidir.
Ulu Ozan Neşet Ertaş vaktiyle ne güzel demişti." Nerede türkü söyleyen biri varsa korkma yanına otur.Çünkü kötü insanların türküleri yoktur."
Bu kadar esaret altında iken sizi şu mısralarla selamlıyorum.!

Yorumlar
Yorum Gönder