Tam Bağımsız Ruh Hastası

"Şu Uzun Gecenin Gecesi Olsam" Bir yılın en uzun gecesinden,hayatın en uzun soluklu dostlarına selam olsun! Bazı insanlar, yüce yaratanın bir kişiyi,bir olguyu ve yahut bir işi vesile ederek dostluklarını senden mahrum etmediği insanlardır! Bundan dolayıdır ki sende hiç yapmadığın kadar dua edersin, yaratana,tanıştığına,dosta ve aşka bu insanların hayatına dahil olduğu için!! Rüzgâr'a inandırır bu insanlar seni,her şeyden vazgeçersin fakat rüzgârdan asla.!Çünkü saçlarınızın yanında ruhlarınızı da rüzgâr savurup buluşturur.! Yol kenarında bir erik ağacı düşünün bütün bu sert rüzgârlar ile dans eder.! Hatta öyle direnir ki rüzgâra,sanırsın rüzgâr ile alay eder.! Sarp kayalıklarda rüzgâra karşı gelen,kara kuru erik ağacı gibi dostluklarım var.! Elhamdülillah.!! Son olarak, yılın en uzun gecesinde,dost az olur safsatasını unutarak uzun soluklu dostlarınız olması dileğiyle! Hadi iyi bayramlar.!!

Yıllar ne çabuk geçiyor! Saymayın,ben saydım! Senin Of sokaklarında adım atmadığın 3 yılı geride bıraktık.Sen gittikten sonra ben de çıkayım buralardan dedim.O zamanlar bilmiyordum yalnış mı ettim doğru mu? Fakat şimdi çok iyi biliyorum. İnsan doğduğu toprağı hissetmiş ise dışarda mutlu olamıyor yani doyduğu yer lafları hikaye.Dünyaları kazansan bile ait hissetmedikten sonra kendini bir yere koy götüne rahvan gitsin!!Bu aitlik duygusunu beceren insanlara lafım yok.Fakat benim becerebildiğim birşey değil. Bundan dolayıdır ki dönüş kararını ve biletini almış bulunuyorum.Birbirini görmeye gücümüz yetmese de en azından benim gücüm yetmese de,senin beni gördüğünden eminim ve aynı coğrafya da olacağımız için bir nebze olsun mutluyum.!Döndüğümde ne yaparım bilmiyorum Allâh bir kapı açar inşallah.!Zaman zaman gelip anlatırım olan biteni bana dair.! Biraz da senden konuşalım! Sen gittiğin yere alışabildin mi? Hiç zorluk çekmedin mi? Aksi ve huysuzsun sen,oralar sana sıkıcı gelm...

Oldum olası her duruma,her olaya bir aforizması olan insan kişilerine hayranlık ile bakmışımdır.Gözlemleri iyi olan bir adam olarak anlık aforizmalar konusunda kendimi çok yeterli bulmuyorum.Sanırım bu konu ayrı bir yetenek gerektiriyor. Kendi adıma konuşursam yazmak,en az üç-dört aşamayla becerebildiğim atraksiyonlar bütünü.Bu atraksiyonlar sırasıyla konu,taslak,yazı ve okuma ile oluşuyor.Önce gözlem ile varılan bir konu,sonrasında konunun,satır başları şeklinde kağıta aktarılmasıyla oluşan bir taslak,onun ardından kelimeleri kulaklarından tırtıklayarak taslağı bir şekilde yazıya dönüştürmek ve son olarak sayısızca okumak.! Siz bu kadar zahmetli iş mi olur diye düşünürken,ben daha zahmetli olanını söyleyeyim size "Okumak." Düşünün anne ve babanız size okuma alışkanlığı kazandıracak yaşı çoktan geçmiş olduğu için bütün bu yük sizin omuzlarınız da hayatla cebelleşiyorsunuz. Bir şeyler yetmiyor size hep biraz daha öğrenmek istiyorsunuz,öğrenmek için okuyorsunuz.Yaşıtl...

Yazmak okumaktan,okumak ise uykudan daha hayırlıdır! Gelin beraber hayırlara gark olalım! Ben yazayım siz uyuyun,siz okuyun ben uyuyayım.! Vira Bismillah! Epeydir nadasa bırakmış haldeyim kendimi ve yazıları.Hep söylemişimdir bu ülkede sanat ve edebiyatla uğraşan kişiler eli öpülesi kişilerdir.Bu anlamda kimleri kastederek bu cümleyi kurduğumu az çok biliyorsunuz. Kalkıpta bir Hadise için bunu dememi beklemiyorsunuz heralde. Bahsettiğim kişilerin ne kadar zor şartlarda sanatsal üretim yaptıkları hepimizin malumu. Şişirilmiş reklam ürünü değil de adam akıllı yazar isen hiç bir yerde yazdırmaz hatta yok sayarlar,adam akıllı müzisyen isen bütün konserlerin osuruktan sebeplerden dolayı iptal edilir ve hiç bir belediye Hadise'nin götüne ayırdığı bütçeyi sana ayırmaz! Sen böyle zorluklarla cebelleşmeye çalışırken boktan püsürden yazarların kitapları migroslar da üç-beş rafı kaplayınca bu halkta içinde bir bok varmış gibi gidip yumuluyor onlara ve çoğu yarım kalan bir duva...

Düşünün,isterseniz.! Bir hayat yaşıyorsunuz ve o hayata müdahale etmeye çalışan insanlar,olgular,maddi,manevi ve dahası boktan sebepler gelip kapına dayanıyor. Var olan özgüven rotayı aşağıdaki gibi belirliyor.! Anarşist veya asi olduğunu düşündürüyor. Sebepleri kovmaya çalışıyorsun,bu benim hayatım diyorsun hatta daha ileri gidiyorsun bi siktirin gidin diyorsun. Tamam ulan başardım,hayatıma müdahale edecek kimseyi bırakmadım etrafımda derken yediğin bokun farkına bile varmıyorsun! Bir ses duyuyorsun!! Nereden geldiğini düşünmekle vakit geçirirken birden içinden bir organın afkurduğunu hissediyorsun.! Kalp!! Zoru neyse artık seninle,kalkmış diğer organlarına selam vermeye çalışıyor.Tamam büyüksün baba lâkin otur oturduğun yerde,kalkıp karaciğere ne bok işin var da misafirliğe gidiyorsun,diyorsun!! Herkes işini yapsın baba,sen kan pompala,karaciğer temizlik yapsın. Vs.diğerleri de işlerini yapsın. Aşık olmak size mi düştü.! Aşık olmak bana mı düştü.! Aşık olmak...

"Sizi Rahatsız Etmeye Geldim!" Gelin size bu sıkıntılı günlerde,yedi bölge yedi iklim sevdiğimiz bu ülkenin bir bölgesi olan nam-ı değer"KUZEY"den bahsedeyim! Karadeniz Bölgesi ülkenin kuzeyinde kaldığından nam-değer Kuzey'dir! Benim gibi ruh hastaları da Karadenizli değil Kuzeylidir! Kuzeyli olmak sert rüzgârların ve yağmurların şekillendirdiği felsefik bir olgudur..Namı yüce Karadeniz'den beslenen bir olgunun da hafife alınması na-mümkündür! Sizinde en kötü ihtimalle coğrafya derslerinden öğrendiğiniz üzre Kuzey de iklim şartları zor ve sıkıntılıdır. Bundan dolayı Karadeniz'de ki iklim şartlarının zorluklarına alışan insanların bu hayatta direnmek konusunda ihtisas yapmış olduğunu aklınızdan sakın ola çıkartmayınız.! Sizlere savaşmadan ve direnmeden yaşanılması mümkün olmayan bir bölgenin insanlarından bahsediyorum. Anlıyor musunuz? Bu insanlar Nazım'ın dediği gibi"uzun eğri burunlu ve konuşmayı şehvetle seven insanlardır ki,sır...

Dışarda Çok Güzel Bir Yağmur Var İken Gelin Size Bir Sır Vereyim!! Neşet Ustanın(Ertaş)Mezarını Hiç Beğenmedim!!Buna Kim Sebep Olduysa Ustayı Hiç Tanımamış Sanırım.Siyasilerin Yediği Haltlar Gibi Geldi Bana Lâkin Ailesinin Buna Nasıl Müsade Ettiğine de Şaşırmadım Değil.! Pahalı Mermerler,Taşlar Öldükten Sonra İnsanın Gereksinim Duyduğu Bişey midir?İnsan Mermer İçine Alınınca İtibar mı Görüyor Öbür Tarafta,Baba Sen Mermerlisin,Senin Terazinin Sevap Tarafı Daha Ağır Basacak mı?Diyorlar! Amaç Nedir?Biri Söyleyebilir mi? Usta Hayatta İken Gram Değer Verdiğini Sanmıyorum Bu Mermerci Ziyniyetin!!Fakat Öldükten Sonra Herkes,Aynı Masada Rakı İçmiş Kadar İyi Bildiğini Söylüyordu Ustayı.!!Ne Hikmetse Bunu Diyenlerin Ustaya Dair Bir Sik Bildiği Yoktu.! Bu Olayın En Kötü Tarafı da Ne Biliyor musunuz?Bu Mezarı Yapanların Bir Bok Yediğini Zannetmesi.!! Hayatı Boyunca Kendisine Garip Diyen Bir Kişinin Mezarı İle İlgili Vasiyeti Mermerli veya Taşlıdan Ziyade En Fazla Nazım'ın Dediği Gi...

"Nesini söyleyim canım efendim  Omuzdan kesilmiş kolumuz bizim " Hangi birini anlatsam size yürek yaralarımın,nerden başlasam!  Bu yaşa kadar hep"rüzgara karşı işeyerek"aldığım yaraları mı?  Bu yaşa kadar "sistem karşıtı" olduğum için aldığım yaraları mı?  Bu yaşa kadar"sevginin"yanında konuşlanmış olduğum için aldığım yaraları mı?  "Söyle dost nesini söyleyeyim!!"  Gelin size baştan başlayarak örnekler ile yaralarımdan bahsedeyim. Adam olacak çocuk misali,asi olacak çocukta rüzgara karşı işermiş. Tabi ki ben de işedim.  Küçük yerlerde ağzı laf yapan çocuklar her zaman çok sevilirdi.  Bundan dolayı bende çok sevilen bir uşaktım. Ne zaman ki istedikleri gibi biri değil de"ben sadece ben"olmak istiyorum düşüncesiyle hareket ettim,onlara göre o zaman kaybettim ve yanımda kimse kalmadı.Elhamdülillah,ben de hiç bir zaman"siz"olmadım!  Hayatım boyunca bir sistem bilirim o da ekosist...

İyi Geceler Sayın Okuyan!! Sizinle daha önce okumuşmuyduk!! Hayatı ve ya bir kitabı okuma imkanımız olmuş muydu? Ve yahut hayatı hiç bir enstrümana benzetmeye çalıştık mı?Sizinle!! Tanımlamaya çalışsak içinizden kaç kişi cennet enstrümanı "Arp" der ve yahut kaç kişi şekillendiği yörenin enstrümanından başka bir enstrüman ile hayatı ve kendini tanımlar! Düşünelim,bir Karadenizliye "kemençe"den başka enstrümanı nasıl sahiplendirirsin.Bir Balkanlı insan kişisine "buzuki" harici bir enstrümanı nasıl kanıksatırsın.Bir Hintli'ye "santur" dışında hangi enstrüman ile hitap edersin. Enstrümanlar bile bu kadar çeşitli iken düşünce sahibi insanı nasıl ve hangi akla hizmet bir kalıp içerisinde değerlendirmeye çalışıyoruz.Her yörenin farklı bir enstrümanı olduğu olduğuna inanırken,neden her insanın farklı bir düşüncesi olduğuna inanamayız. Zorumuza giden tam olarak nedir mesela!! Dayattığımız düşüncelerin bir boka yaramayan ve alıcısı olmay...

"Sadece yavşak bir insan başka bir insanın inancını sorgular." İlerde atasözü olur, yazın bunu der ve başlarım. Bazı anlar insanın kendini sorgulayıp,muhakeme yapması lazımdır.Hatta çokça gereklidir. Yaşama ve yaratana dahil istekleriniz var ise bu istekler dahilinde yaratanın istediği gibi olmak gerekir. Daha doğrusu iyi ve samimi olmak yaratanın istedikleriyse bu şartları yerine getirmekte inanan insanın zorundalığıdır. İnanıp-inanmamak kişinin tekelinde bile olsa,insanın içinde ki fıtrat duygusu kökten reddetmeye musait değildir.Keza sosyal bir varlık olan insan toplumsal olaylar karşısında bu reddiyeye yenik düşer. Örneğin hiç inanmayan birinin bir arkadas ortamına girerken"Selamün Aleyküm"demesi kadar normaldir yenik düşmesi.! Bundan dolayıdır ki insan günahkar olsa bile samimi olmak zorundadır. Bir insanın en samimi olduğu zamanlar,namaz vakitleridir.Mesela sabahın körüne kadar ayakta olan bir insan kişisinin"Es Selatü Hayrun Minen Ne...

Bazı Adamlar Vardır Şairdir,Bazı Giysiler Vardır Cekettir,Şairin Giydiği Cekete Şair Ceketi Denir.Bazı Denizler Vardır Karadırlar,Lâkin Pamuk Kadar Beyaz Yüzlü ve Yürekli Çocukları Vardır. Yani Zuğaşi Berepe'ler,İçinden Bir Çocuk Şairin Ceketine Talip Oldu ve Üstüne de Güzel Durdu.Çünkü Yüreği Lekesiz,Fikri Şüphesizdi.Bazı Ölümler Vardır Erken Ölümdür. Ölümün Vakti Olmaz Der Yaratan,Sen Yine de Herkese Yandığından Çok Yanarsın.!Bazı Günler Vardır Haziran 25'dir.Aslında Şairin Ceketine Talip Olan Zuğaşi Bere Gittikten Sonra Acının Günü Hep Haziran 25'dir ve Haziran da Ölmek Ne Zordur!! Sopez Gulur Kazım-i Çkimi.!!

Geçen yıldan itibaren her yıl 'hayat manifestosu' başlığı altında bir şeyler karalamaya başladım. Öncelikle doğum günümü kutlamayan,unutan,işine gelmeyen ve son olarak kutlayan insan kişilerine çok teşekkür ederim. Her zaman dile getirdiğim üzre geçen ömre sevinmek çok akıllıca gelmese de, "Kimseye Etmem Şikayet,Ağlarım Ben Halime." modundayım!! Tamı tamamına 365 gün 6 saat geçti ömrümden nasıl da ağız dolusu rakamlar cumhuriyeti.!! Gelin size bu zaman diliminde nelerle cebelleştiğimi ufaktan anlatayım!! Geçen yıl ki yazı da bahsettigim gibi yeni özlemler ve hasretlere gebe bir konum değişikliği yapmak zorunda kaldım.Hatta bir yıla yakın bir süreyi de geride bıraktım.Çokça sorulan alıştın mı?sorusuna verdiğim tek cevap "İSTEMİYORUM." İnsanların doğdukları yerden başka yeri kanıksamalarını hiç anlamış biri değilim.Zorundalık eyvallah lâkin kanıksama kendi adıma konuşursam ihanet gibi geliyor bana.Deli saçması gelebilir size zaten akıl bana göre b...

Sevgili ve saygılı hatun kişileri nasılsınız iyi misiniz? Bana bu temiz sayfayı ayırdığınız için size minnettarım.Gelin iki kelimenin belini kıralım. Öncelikle bin bir konuda şikayet ettiğiniz erkek kişilerinin ümüğünü sıkalım.Emin olun yedi abla ile büyümüş bir adam olarak hep sizden yana oldum. Kadına şiddet konusunda,saygısızlık konusunda,bireysel haklar v.b bütün konularda yaratan ıslah etsin bu erkek kişilerini.. Hazır duamızı da yaptık gelin bu meselenin bir de şu yönüne bakalım. Bu erkek kişilerini çocukluktan itibaren yetiştiren büyüden kadın kişileridir. Babalar bildiğin sadece gıda lojistiğini sağlıyor,çocukla da arada bir babayı unutmaması için görüşmek mecburiyetinde kalıyor.En azından bir yaşa kadar durum böyle gelişiyor. Şimdi gelelim asıl meseleye bir kadının büyüttüğü çocuk nasıl olur da annesinin hem cinslerine bu kadar zalim ve gaddar olabiliyor. Üçüncü sayfa haberlerine en az benim kadar rastlıyorsunuz televizyon vb yayın organlarında,burada var olan kadı...

Biri Kızıl mı Dedi.!! Sevgili defter sabahın yedisinde biraz özel konuşalım mı?Söz ver ama aramızda kalacak.Sen hiç sevdin mi?Birini değil "kızıl"ı.Ben ne çok severim kızılı bilir misin?Güneşin batışında da güzeldir fakat anlı gibi yüzü de ak ise ne güzel durur kızıl saç bir hatun kişisinde.Öyle severim,öyle severim ki her gün ayrı severim. Bunlar aramızda kalacak diye söz verdin sevgili defter hatırlatayım.Söyleme bilmesin,benim hiç bir şey bilmediğim bu dünya da varsın o da bunu bilmesin!Vakti zamanında puşi takarak bana kızılı bile çok gören hatun kişisi hakkını yiyemem sana puşi de çok yakışıyordu!! Ben yokken oluyor bütün bunlar gerçi ben hiç olmadım ki.!Dokunmak bir yana dursun,ben o kızıl saçları bir kez yakından bile görmedim.Olsun hala kızıllar ya o bana yeter.Hem saçının tek teli zarar görmesin diye uzaktan seven biri nasıl cesaret etsin dokunmaya!! Maviye çalmasa da gözleri,kızıl saçları var!! Umut "zor"diyor lâkin kızıl saçları var!! Varsın hi...

"Kardeş bu özlenir" Vakit 20 ağustos'tu bu cümleyi okuduğum da nazar boncuğu iliştirilmişti hem dünyanın hemde benim yakama!!Biz yürekle yaşayan insanların,maddi hediyelerden çok hazzetmediklerini bilen bilir.Yılların yüreğimizde biriktirdiğini paylaşmak en büyük hediyedir.Dost ve kardeşe bütün maddi hediyelerin kifayetsiz kaldığını düşünen bir fâni olarak söylenen ve söyleceğim iki cümle en az alın çizgileri kadar gerçek ve salihtir..Bu hayatta sayılı yürekler için cümleler biriktirdim.Bunların en önemlilerinden olan kardeşim,vasiyettaşım sağlıklı,huzurlu ve gönlünce yaşların olsun!!

Yine Gömdüm Kafamı Karanlığa,Bir Ramazan Arefesinde!!Sevmek Zorunda mıydım Seni Diye Düşünürken Nasıl Olur da Beni Sevmeni Bekleyebilirdim.Haksızlıklara Karşı Duran Bir Adam Olarak,Deli Gibi Sevsem de Sana Nasıl Haksızlık Edebilirim.Saçının Teline Kıyamaz İken Sana Haksızlık mı?Kötü Söylemek Mi?Ne Haddime!!Oldum Olası Sevemedim Zaten O Birliktelik Arkasından Konuşanları,Oysa ki Bize Birliktelik Arkasından Konuşmak Yerine Sigara İçmeyi Öğretti Hayat!!!Lâkin Sen Sırtını Dönüp Uyumayı Tercih Ettin!!

Ne Kadar Dönersen Dön,Götün Arkadadır!!! Kimse Kusura Bakmayacak Nasıl Hak Ediyorsanız Öyle Yönetilirsiniz.Toplumun Aynası Meclistir,Bizim Samimiyetimiz ile Siyasilerin Yaptıkları Birebir Örtüşüyor.Sen Ne Kadar Yavşaksan Mecliste Olanda O Kadar Yavşaktır.Sen Hayatın Boyunca Bilgi Sahibi Olmak Adına Tek Bir Kitap Açma,Ondan Sonra Siyasilere Salla Yemezler..Yemezler Çünkü,Ben Neşet Ertaş'la Efkarlanırken,Sen Bütün Sıkıntılarını Bir Demet Akalın Şarkısında Unuttun,Çünkü,Serdar Ortaç'ın Her Yaz Albüm Çıkartıp Kumar İçin Cebinde ki Paraya Göz Koyması Zoruna Gitmedi,Çünkü,Milli Marşını Hadise'nin Ağzından Dinleyecek Kadar Zevksizsin,Çünkü, Profilinde Olan Bayrak Yerine,Daha Bir Kaç Gün Önce Karalar Vardı Şimdi Niye Olduğunu Unuttuğun.. Eyyyy Yüce Bayrak Seni de Unutacak Bu Yavşak Millet!! Bu Halk Hâlâ Okuyan İnsanlarına Hamal Gözüyle Bakıyorsa ve Aydın Kisvesi Altında Ne Kadar Yavşak Varsa Hürmet Gösteriyorsa Yapılacak Tek Şey Samimiyetimizi Sorgulamaktır..Son Olarak; Bu...

Yaşım yine çocuk!! Bütün mesele amcamın Libya'dan kızı için getirdiği frenli bisiklet ile başladı.Gurbetten gelenler yüklü parayla gelirken bizim peder kendini amme hizmetine adamış,bize anamın fedakârlıkları siper olmuş yaşayıp gidiyorduk.Çokta şikayetçi değildik aslına bakarsanız.Bu yaptığı fedakârlıklar kocakarıya cennet için yeter diye düşünüyorum.Az değil,babama göre boş zaman aktivitesi olarak on çocuk doğur ve onları büyüt,evlendir daha ne olsun yaratan bunları kayıta geçiyordur şüphesiz.!Neyse ufaktan konuya dönelim.Gelen bisiklet paylaşmayı sevmeyen kuzenin olunca iş yine annenin yakasına yapışmakla hâllolur mantığı ile ağlama seanslarım başlar.El de yok avuçta yok bisiklet nasıl alınır bu uşağa diye düşünürken dedeye konu açılır.Eve erzak almak için bırakılan üç beş kuruşu da dedeye vererek artık bisiklet sahibi olmama az kalmışken "bilyalı"lara yaptığım ihanetten dolayı bütün bilyalılardan özür diliyorum,tabi "tahtalı"lardan da!!Neydi o aç yatıp tek...

Türk ve Osmanlı edebiyatında "Meddah"lık denilen bir oyun mevcuttur.Bilenler söylemesin çünkü ben açıklayacağım!!Bu gün büyük gösteri merkezlerinde deli para karşılığında yapılan eğlendirme sanatının köy kahvelerinde ki versiyonu.Bu gün yapılan halinin biraz daha sanatvari olanı,bir kişinin kılıktan kılığa girerek kahve ahalisini güldürürken düşündüren ve sonunda kafasında bir tasarruf lambası yakan sanatın ta kendisi.!Burdan yola çıkarak aklım sıra size hayatın yavşaklığını,insan kişisinin bu yavşaklık karşısında nasıl bukalemun'a döndüğünü dillendireyim.Böyle ciddi bir giriş yaptım ki belki o sikindirik yazarlarınız kadar kaale alınırız.İsmet Özel kadar kaale alınmayı bekleyecek kadar göt sahibi olmasam da Kahraman Tazeoğlu'nu vb'lerini de sikime sürmem kimse kusura bakmasın.Artık konuya dönsek iyi olur diyerek hayatın insanı şekilden şekile sokması ve insan kişisinin de karakterinin buna müsait olması acaba neye delalettir.Düşünün, (tabi isterseniz),insan en ya...

Arkadaş bu rüya olayı nedir bir bilen yok mu?Rem-Non Rem ne boka yarıyor.Ey sakalı bol adam Aristo kitap yazmışsın lâkin benim rüyalarımdan söz etmemişsin neyleyim öyle kitabı içinde gezinen rüyam olmayınca..Benim bildiğim rüya kavramları iyi ve kötü olarak ikiye ayrılır.Korkup - üzülürsen kâbus,sevinir - sevişir isen kâbusun karşıt anlamı olmadığı için iyi veya güzel rüya diyorlar.Tabi ki bu kavramlar normal insan kişileri için, oysa ben öyle miyim?Felsefik ve sosyolojik rüya nedir? Allah aşkına.Sıkıntı çok büyük uzun sakallı artist,şimdi bilinçaltı falan dersen kafanı, gözünü kırarım.İnsan en fazla sevişir ya da korkar bilinçaltı olsa,sen hiç rüyanda Alija İzetbegovic tarafından kitap önerisi aldın mı?Adam kaale aldı ve kitap tanıtımı yaptı, oysa ben de her ergen gibi rüyamda sevişmek istiyorum!!Sabah yıkanma derdi olmadan sevişmek..Ya da siktir et şimdi Elif Şafak ile seviştirir neme lazım..Ondan sonra seviştik diye bir boka yaramayan kitaplarının tanıtımıyla esir alır Allah muhafaz...

"O mahur beste çalar kendimle ben ağlaşırım" Gözünden akan tek damla yaşta zerre-i miskal kadar tuz olamamak ne zor katlanılan bir olaydır.Bundan dolayı olsa gerek kendimle,kendime ağlamalarım ve bütün yaşları mı adını bilmediğim bir uzuvda toplamalarım!! Hayat bu, şimdi çıkıp gelsen ne hakla yüzüme bakacaksın sana ve sensiz dökülen bu kadar yaş'tan sonra nasıl onaracaksın yaraları mı?Bir "büyük" rakı ile mi pansuman edeceksin içerleri mi ve yahut kanayan yaralarım üstüne hubuşlu çay mı demleyeceksin. Ben o "mahur" besteyi taş plakta dinlemiş biri olarak "Müjgan"a dokunmazken!!Sen şuan acaba kimi mutlu ediyorsun!!

Sana olan sevgimi alın çizgilerinde biriktirmek yerine,masaya yaslanmaktan soyulan dirseklerimde ki tozlarda biriktirdim!!Ufalanıp dökülmesine ve sana biriktirdiğim sevgimi lanet olası tam yağlı bir arko krem şerefsizine yok ettirmeye imkan veremezdim.Hiç gelmediğin halde gitmenden korkuyordum çünkü.Sevmek klişelerden ve hayvani birleşmelerden uzaktır bende,bir izmarit son deminde sönmemek için direnirken,çıkarttığı acı duman da sevdin mi kimseyi.Ben bütün dumanların içinden geçerek,bütün dumanları arkamda bırakarak geldim sana!!Dirseklerimde ki seni kaybetmemek için dumana üfleme yerine ne varsa içime çektim.Ondandır içimin yangınları ve senin göğüs kafesime oturmaların.Midemde ki ülserin de sebebi sen olabilirsin!!Oysa ki seni tanıyana kadar hipokrat'a bile inanıyordum.Şimdi ise alternatif tıp'a bile inancım kalmadı.Hangi bitki kürü iyileştirecek içimde ki yaraları sevgin haricinde ve yahut lanet olası lezzetiyle kudret narı mı savacak içimde ki dumanın 'is'lerini.Öyl...

Ölüm geldiği vakit göz yaşlarını içine akıtmak ve nefesinin kesilmesi yetmiyormuş gibi üstüne uhdelerin eklenmesi altın vuruş olsa gerek!! Bundan yaklaşık yirmi yıl önce durduk yere ayaklanan babamın adımlarını sayan "zibidi"bir uşak iken, nereye gittiği konusunda hiç fikir sahibi olmadığım gibi, gece düğüm anamın ağıtlarıyla çözülecekti.Sorduğum sorulara aldığım tek cevap ise amcamın öldüğü idi.Zaman dilimi olarak ne kadar sürdüğünü bilmediğim ağlamalarım tekrar uyuyana kadar devam etti.Anamın hasta olacaksın telkinlerine hiç aldırış etmeden amcamın bana hediye bırakacağı ağlayamama seanslarını aldım kabul ettim.Ve asıl sıkıntının bundan sonra yaşanacağını akıl edemeden, verilen hediye geri çevrilmez olgusuyla gün gelecek kendi ağzıma sıçacağımdan habersiz verilene eyvallah dedim.Hayatımın dönüm noktalarından biri olan bu olayı anlatırken siz yüreğinizin emniyet kemerlerini bağlayacak ben ise göz yaşlarım ve uhdelerim ile kan-ter içinde cümleler ıslatacağım sizlere!! Bir a...

M.Akif"İnsan büyüyünce çocuklukta içinde bir yara gibi büyür"der.Sayı olarak belki çok yol almadık fakat yürekte yaralar türlü türlü..Bu büyülü laf üzerinden yola çıkarak,ufaktan dilimizi güzel kelimeler ile ıslatalım.Önce çocukluğumun geçtiği topraklara;yağmuru,çamuru,rüzgarı,zifini ve bunların bileşkesi olarak önüme serdiği hayat için minnettarım.Camisinde Allah okulunda vatan diyerek büyüdüm.Trabzonspor forması ile karların üstünde top oynarken "güçlülerin iktidarına"siktir çektim.Derelerin de Trabzon lastiği (kapalı kara lastik)ile,sonradan esir ettiğim için özür dileyeceğim"kırmızı pullu"alabalıklarını yakaladım.Sevdanın önümü karartacağından habersiz"çarambula"ları(ateş böceği)bir kavanoz da toplayıp,önümü aydınlatmaları için yanıp,sönmelerini bekledim,küçük umutlarla.."Kader" yine sisler içinde kaybolmak düştü bize!!Sonra uç uç böcekleri vardı,çok selam gönderdim sana,seni bilmeden,tek bir selamı bile almadın,kırıldım.Oysa aynı t...

Yeni Harman Kapalı alanların sigara ile seviştiği zamanlardı.O vakitlerde 302 ile yaptığım bir yolculuksun. Sensiz yapılan yolculuğun,sana yapılmasına kim karşı duracak.Ne haddine yolların,zamanın ve beni sevmemelerinin!! Bütün yolcular arasında öyle bir yer buldum ki kendime,sana yaktığım sigaranın dumanı, kelebek camından bilmem kaç fit yüksekten akıp giden bir yolcu uçağı edasıyla süzülüp hayallerimin önüne ışık tutuyor..Radyo da Neşet baba çalıyor,başka ne münasebet!!Tek dal"Yeni Harman'ı"içene kadar kalsaydın ne olurdu ve yahut bi"fırt"sesini duysaydım.Ne olurdu sevgini bölseydin,bölünmüş yollar gibi, belki bir tutam sevgi düşerdi bana o bölünmüşlük içinden,ben ise hiç bölmeden sevgimi, bir duman yoğunluğu ile sevdim seni.. 
Şoför bey! şoför bey!sollamayın o yüreği!!solda yaram var benim,ve bir daha kanamasına tahammülüm yok.Hayata dair sadece iki hayali olan bir adama, hayalleri açıkken saplama bıçağı,kendi yüreğini kanatırsın. Ben "Yeni Ha...

Bizi kör kuyular da merdivensiz bıraktınız!!! Kuyulara inen sizler iken, kuyular da ölen yüreklerimiz,insanlığımız ve bizler olduk.Bu ülke de idareciler ve partizanlar, hurafelerin,kaderciliğin esiri iken nice kadın kocasız,nice çocuk babasız ve nice ana - baba evlatsız kaldı..Buna rağmen yavşak ve pişkin siyasiler ekranlarda saatlerce afkurup(havlamak)durdu.Lanet olsun ki geri de kalanların yüreğine dokunacak tek bir temiz el kalmamış hepsi bilmem kaç bin dolarlık saatlerle arz-ı endam ediyor..Böylelerine ne diyorduk;temiz insanları işaret ederken, mastürbasyondan sonra ellerini yıkadığından emin olmalısın..Sen orgazm çığlıkları atarken birileri yakınlarının ağzına ayna tutuyor,nefes alıp almadığını anlamak için ne yazık!!Son olarak size sövmekten yorulmayacağımı dile getirirken,yaratan'dan ateşin düştüğü yerlere ferahlık vermesi için dualarınızı esirgemeyin diyorum!!

Bir nefes alıyorum nargileden,kafamın üstünde sorgudaymışım gibi bir boka benzemeyen tasarruf lambası, taş patlasın 40 walt ve ne hikmetse güneş gibi herkesi aydınlatmak yerine sadece kendini aydınladıyor..Çektiğim duman hala genizde iken dilimde "alçaklardan uçan duman,gökyüzüne yuva eder"türkü sözleri..Bahsettiğim lambaya üflüyorum dumanı sanki bir resim görür gibi oluyorum tabi yine yanılıyorum..Sen abajür seversin lamba da nasıl olasın ki.Sonra parkelerden yüzüme bakıyorum Cemal Süreya'nın dizeleri geliyor aklıma "Taşlarda yüzümün yarısını gördüm Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü" yüzümden umardım bunu çünkü sen yoktun ve olmayacaktın!!Dedim ya sen abajür seversin!!Ne edeceksin bir sikime yaramayan tasarruf lambasını..Son olarak şunu söyleyeyim beni duymamazlıktan gelen kulaklarına,sen gittikten sonra yazım kadar dağınık yaşıyorum bilesin!!!

Ülkeler ve milletler söz konusu olunca her zaman tarihleri ve yahut yaptıkları savaşlar göz önüne alınarak değerlendirmeler yapılır.Oysa ki ilk sırada sayılması gerekenler, kültür ve buna katkı yapan kişiler olmalıydı.Kaç asırlık tarihi olan Türk ve İslam kültürüne katkı da bulunan kaç kişi sayabilirsiniz..Ya da sayarken kaç parmak kullanabilirsiniz,yk ismail,ortaç serdar ve akalın demet gibileri dahil etmezsek..Mesela dünyanın en büyük şaheserlerinden bayram tekbirinin bestecisi üstad İtri'yi bilir misiniz?Hz.Mevlana'nin o klişe sözünden başka Mevlana'yı bilir misiniz?Mevlana'nın maşuk'um dediği Tebrizli Şems'in "Sövmek ruhun yelpazesidir"sözünü bileniniz var mı?Hoca Ahmet Yesevi'yi,Mimar Sinan'ın Öğrencisi Mostar'ın mimarı, mimar Hayrettin,i"En-el Hak,En-el Hak," diye diye giden Hallacı Mansur'u, "Geldimse bu dünyaya ne bulmuş dünya?"diyen Hayyam'ı bir bilen çıkarsa ruhumu huzur içinde teslim edebilirim..Hadi z...

Bir insan düşünün herşeyden şikayetçi olan,cebinde ki paradan,aldığı nefesten,bulunduğu koordinatlardan,yanında ki hatundan,evde ki ailesinden kısacası hayatından ve bunun için sadece etrafını değiştirmeye çalışan, ne hikmetse bu şikayetleri dile getirirken tüketim toplumu olduk kelimesini de dilinden düşürmeyen,tüketimin kendisinden başladığını unutan yavşak bir insan kişisi..Sen bunlardan şikayet ederken ben sana tek bir konu üzerinden iki cümle edeyim de gör ebenin .mını..Benim anamla babam yaklaşık elli yıldır evliler şimdi kalkıp anama sorsam babamın gözlerine kaçıncı yıl da baktın acaba ne söyler bana, belki de hala bakmışlığı yoktur ha ne dersin ve yahut hiç el ele gezdin mi diye sorsam ne söyler!!Sen hatunlar arasında pozisyon zenginliği yaşarken birileri "göz göze gelmeyi nikah sayıyor" ise yavşaklığın lüzumu yok derler adama, "yapmazsan da yaptı derler"misali..Yediğin boklar katlettikleri derelerimiz de "HES"olacak kadar olmuşken sen hala tüketim...

Hep Gitmek Mi Zor Kalmak mı Diye Düşünürüz.. Fakat İkisinin de Aynı Şey Olduğunu Niye Düşünmeyiz.. Oysa ki Giden Hep İçinde Kalır,Yer Eder,Yara Eder, Yani Şairin Dediği Gibi “Yol Gider Sen Gitmezsin.” Demek ki Giden Hep Kalan,Kalan da Bir Gün Gidecek Olandır...

Öncelikle Doğum Günümü Kutlamayan,Unutan ve Fırsatı Olmayan Son Olarak Kutlayan Herkese Çok Teşekkür Ederim..Şarkı da Dediği Gibi "Kimseye Etmem Şikayet,Ağlarım Ben Halime."Hiç Kimseye Sitem Etmemekle Beraber Geçen Ömre de Sevinmek Yerine Ağlamak Gerek Diye Düşünüyorum... Hem Yaş Günü Vesilesiyle ,Hemde Başka Bir Memlekete Yerleşme Arifesinde Biraz Saçmalayacağım Şimdiden Sürç-i Lisan Edersek Affola.. Anamla , Babamın Anlaşmazlığı Hayata Çetrefilli Bir Sorunla Başlamama Sebep Oldu.Babama Sorar İsen Ocak Ayının 5'inde Dünyaya Gelmişim,Anama Sorsan Ağustos Ayının 20'sinde Dünyaya Gelmişim. :) Bu Sorunla Çebelleşir İken Anama İnanmanın Fizyolojik Açıdan Daha Mantıklı Olacağını Düşünerekten :) , Ağustos 20'de Doğduğumu Var Sayarak Hayata Başladım.Sorunlar Tam Bitti Derken Daha Büyük Sorunlara Mum Yaktık... Vakit Çernobil Vakti, Benim Doğum Şerefime Hava-i Fişek Yerine Nükleer Santral Patlattılar. :) Ailem de, Bu Uşak Çok Büyük Biri Olacak Umuduyla Beni Yaşama Haz...

Yarabbi Noktalı Virgül Günahkâr Bir Kul Olarak Senden Bir Şey İstesem Virgül Benim İçime Başka Bir Şehrin Sevgisini Verme ve Bedenimin Doğduğum Topraklardan Başka Yerlerde Toprağa Karışmasını Nasip Etme...

Rahmetli Kazım Koyuncu'nun söyledikleri geldi aklıma,Fadime türküsü için "sözleri bu kadar hüzünlü başka bir hareketli türkü var mıdır?Gerçi hayatta böyle çelişkili değil mi?" demişti.Buna istinaden benim hayatımda çok büyük bir yeri olan "Zifin" adlı çelişkiden bahsedeyim size biraz..Zifin,Komar çiçeğiyle aynı zamanlarda fotosentez yapmakla beraber, siz komar çiçeğini bilinen ismiyle "yaban gülü"olarak anımsarsınız.. Bu ikiliden, duyanlarınız bilir deli bal diye bir bal çeşidi meydana gelir ve kimi zaman insanlara zararı dokunur!!Şimdi yavaştan konunun özüne dönelim..Bu deli bal karışımın da arının kullandığı çiçek türlerinden biri de zifin'dir.Zifin zehirli bir çiçek olduğu için var olduğu balı bile sıkıntılı hale getirebilir.Evet zehirli lâkin bütün bu zehire rağmen vazgeçilmez bir kokuya sahip ve çelişkisi de tam burada bu kadar güzel kokan bir çiçek nasıl olur da zehirli olabilir diye düşünürken Kazım'ın söyledikleri geliyor insanın aklın...

Hayat ilmiklere bağlı duaların eseri,bu gün var olan, yarın yok olandır..Nefes ise aslolandır, senin için, benim için, herkes için!!!"Duanız olmasa neye yararsınız" diyen yüce yaratandan umudu kestirenler bu dünyanın kan emicileridir!!Sövmek yok,Susmak yok.Sövmek yok,Susmak yok!!!Sövme, söv,söv, sev!!!

Bir Tecavüzün Anatomisi Çok şeyi kanıksattılar bizlere, her şeyin normal geldiği bir dönemde yaşıyoruz. İnsan öldürmek normal, çocuk tecavüzü normal, sevgisizlik vb bir çok şey normal geliyor artık. Şöyle bir geçmişe gidelim ufaktan, bundan on- on beş yıl öncesine kadar tek şehit haberi karşısında çılgına dönüyorduk sonra ne hikmetse bir-iki şehit haberine alıştık, artık sayı olarak daha fazlalarına kıyamet koparıyorduk ona da alıştık. Allah’ın hakkı üçten yirmiye kadar çıktı ve bu acıları kanıksadık. Sıradan yaşantımıza devam ediyoruz bu haberler karşısında,bize dokunmayan yılan bin yaşasın diyen hangi ata ise taa .mına koyayım. Can Yücel’in dediği gibi “Bana şiirlerinde küfür etme diyorlar usulsüz.. Lan bu kadar orospu çocuğunu nasıl anlatayım küfürsüz.. “Kimse kusura bakmayacak bizler evimiz de otuz bir çekip orgazm çığlıkları ile her şeyi unutmaya çalışırken, birileri kendini sorguluyorsa ona saygı duymasını bileceğiz!! Emperyalizmin iki savaşından birincisi kanıksatmak iken i...